SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

MUSAKAT BAHSİ

<< 1584 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

75 - (1584) حدثنا يحيى بن يحيى. قال: قرأت على مالك عن نافع، عن أبي سعيد الخدري؛

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال (لا تبيعوا الذهب بالذهب إلا مثلا بمثل. ولا  تشفوا بعضها على بعض ولا  تبيعوا منها غائبا بناجز).

 

[ش (ولا تشفوا بعضها على بعض) أي لا تفضلوا. والشف، الزيادة. ويطلق أيضا على النقصان، فهو من الأضداد. يقال: شف الدرهم بشف، إذا زاد وإذا نقص. وأشفه غيره يشفه.

(بناجز) المراد بالناجز الحاضر، وبالغائب المؤجل].

 

{75}

Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Mâlik'e, Nâfi'den dinlediğim, onun da Ebû Saîd-i Hudrî'den naklen rivayet ettiği şu hadîsi okudum. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Misli misline olmadıkça altını altınla satmayın! Birini diğerinden zîyade yapmayın! Misli misline olmadıkça gümüşü de gümüşle satmayın! Birini diğerinden ziyade yapmayın! Bunlardan halen mevcut olmayanı mevcut olanla satmayın!» buyurmuşlar.

 

 

76 - (1584) حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا ليث. ح وحدثنا محمد بن رمح. أخبرنا الليث عن نافع؛ أن ابن عمر قال له رجل من بني ليث: إن أبا سعيد الخدري يأثر هذا عن رسول الله صلى الله عليه وسلم. في رواية قتيبة: فذهب عبدالله ونافع معه. وفي حديث ابن رمح: قال نافع: فذهب عبدالله وأنا معه والليثي. حتى دخل على أبي سعيد الخدري. فقال:

 إن هذا أخبرني أنك تخبر أن رسول الله صلى الله عليه وسلم نهى عن بيع الورق بالورق إلا مثلا بمثل وعن بيع الذهب بالذهب إلا مثلا بمثل. فأشار أبو سعيد بإصبعيه إلى عينيه وأذنيه. فقال: أبصرت عيناي وسمعت أذناي رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول (لا تبيعوا الذهب بالذهب. ولا  تبيعوا الورق بالورق. إلا مثلا بمثل. ولا  تشفوا بعضه على بعض. ولا  تبيعوا شيئا غائبا منه بناجز، إلا يدا بيد).

 

{76}

Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Leys rivayet etti. H.

Bİze Muhammed b. Rumh da rivayet etti. (Dediki): Bize Leys, Nâfi'den naklen haber verdi ki, İbni Ömer'e Benî Leys (kabilesin) den bir zât Ebû Saîd-i Hudrî'nin bunu Kuteybe'nin rivayetinden naklederdiğini söylemiş. Bunun üzerine Abdullah (İbni Ömer) beraberinde Nâfi' olduğu hâlde (Ebû Saîd'e) gitmiş. İbni Rumh hadîsinde (şöyle denilmektedir): Nâfi' dedi ki: Bunun. üzerine Abdullah, yanında ben ve Leysî olduğumuz halde Ebû Saîdi Hudrî'ye giderek yanına girdi; ve :

 

  Bana şu zâtın haber verdiğine göre sen Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in, misli misline olmadıkça gümüşü gümüşle ve misli misline olmadıkça altını altınla satmaktan nehî buyurduğunu haber veriyormuşsun! dedi.

 

Ebû Saîd, iki parmağı ile gözlerine ve kulaklarına işaret ederek :

 

  Şu iki gözüm görmüş ve kulaklarım Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i:

 

«Altını altınla satmayın; gümüşü de gümüşle satmayın! Ancak misli misline olursa o başka! Birini  diğerinden ziyâde yapmayın! Bunlardan mevcut olmayanı mevcut olanla satmayın! Ancak peşin olarak satın!» buyururken işitmiştir; dedi.

 

 

(1584) - حدثنا شيبان بن فروخ. حدثنا جريج (يعني ابن حازم). ح وحدثنا محمد بن المثنى. حدثنا عبدالوهاب. قال: سمعت يحيى بن سعيد. ح وحدثنا محمد بن المثنى. حدثنا ابن أبي عدي عن ابن عون. كلهم عن نافع. بنحو حديث الليث عن نافع، عن أبي سعيد الخدري، عن النبي صلى الله عليه وسلم.

 

{…}

Bize Şeybân b. Ferrûh rivayet etti. (Dediki): Bize Cerîr yâni İbni Hâzim rivayet etti. H.

Bize Muhammed b. El-Müsennâ da rivayet etti. (Dediki): Bize Abdülvehhâb rivayet etti. (Dediki): Ben Yahya b. Saîd'den dinledim. H.

Bize yine Muhammed b. el-Müsennâ rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Ebî Adiy, İbni Avn'dan naklen rivayet eyledi. Bu râvilerin hepsi Nafi'den, Leys'in Nâfi'den, onun da Ebû Saîd~i Hudrî'den, onun da Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet ettiği hadîs gibi rivayette bulundular.

 

 

77 - (1584) وحدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا يعقوب (يعني ابن عبدالرحمن القاري) عن سهيل، عن أبيه، عن أبي سعيد الخدري؛

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال (لا تبيعوا الذهب بالذهب ولا  الورق بالورق، إلا وزنا بوزن، مثلا بمثل، سواء بسواء).

 

[ش (إلا وزنا يوزن، مثلا بمثل، سواء بسواء) يحتمل أن يكون الجمع بين هذه الألفاظ توكيدا ومبالغة في الأيضاح].

 

{77}

Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Yâkûb yâni İbni Abdirrahmân El Kaarî, Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den naklen rivayet etti ki, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Altını altınla, gümüşü gümüşle satmayın! Ancak tartısı tartısına, misli misline, birbirlerine tamamen müsâvî olurlarsa o başka!» buyurmuşlar.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhârî, Tirmizî ve Nesaî dahî «Buyu» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.

 

«Mevcut olmayanı mevcut olanla satmayın!» cümlesinden murâd: satış meclisinde her iki tarafın kabzı yâni teslim ve tesellümüdür.

 

Nevevî diyor ki: «Altını altınla yahut gümüşle veresiye satmanın ve keza buğdayı buğdayla veya arpa ile veresiye satmanın haram kılındığı hususunda ulemânın ittifakı vardır. Ribâ illetinde müşterek olan her şey arasında hüküm böyledir...»

 

Bu hadîsi şerîf ribânın haram olduğuna delildir. İslâm ulemâsı ribânın haram olduğuna ittifak etmişlerdir; yalnız bâzı teferruatta ihtilâfları vardır. Allah Teâlâ:

 

«Halbuki Allah alışverişi helâl, ribâyı haram kılmıştır.» buyurmuştur. Ribâ hakkındaki hadîsler meşhurdur. Bu hadîslerde Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) altı şeyde yâni altın, gümüş, buğday, arpa, hurma ve tuzda ribânın haram olduğunu nassan beyân buyurmuştur. Kıyası delîl olarak kabul etmeyen Zâhirîler'e göre bu altı şeyden başkasında ribâ yoktur. Sâir ulemâ ise ribânın yalnız bu altı şeye münhasır olmayıp, illette müşterek bulunan ve bu suretle aynı mânâyı taşıyan şeylere de şâmil olduğunu söylemişlerdir.

 

Hadîste beyan buyurulan altı şeyde ribânın haram kılınmasına sebep olan illetin ne olduğunda ulemâ ihtilâf etmişlerdir. îmam Âzam'a göre altınla gümüşte illet vezn (tartı), diğer dört şeyde keyl yâni ölçüdür. Binâenaleyh hüküm bakır ve demir gibi tartılan her şeye ve kireç, darı gibi ölçekle satılan şeylere şâmildir.

 

îmam Şâfii: «Altınla gümüşte illet bunların semen cinsi olmalarıdır.» der. Şu halde bunlardan ribâ sair mevzûnâta geçemez; çünkü illette müşareket yoktur. Geriye kalan dört şeyde ise illet bunların mat'ûm yâni yiyecek olmalarıdır. Binâenaleyh illet bunlardan diğer bütün mat'ûmâta geçer.

 

îmam Mâlik altınla gümüş meselesinde İmam Şafiî ile beraberdir. Diğer dört şeyde ona illet yemek için iddihâr edilmeleridir. Şu halde kuru üzüm de ribâ hususunda hurma gibidir. Fasulye ve mercimek gibi hububat buğday ve arpa mânâsında oldukları için ribâ hükmü onlara da geçer.

 

İmam Ahmed, Saîd b. El-Müseyyeb ve eski kavlinde İmam Şafiî altınla gümüşten başka dört şeyde illetin mat'um mevzun yahut mat'um mekîl olduğuna kaildirler. Şu halde onlara göre ayva ve karpuz gibi şeylerde ribâ yoktur; zîra bunlar ölçek ve tartı ile satılmazlar.

 

Ribâya dahil olan şeylerden illette müşterek olmayanları birbirleriyle veresiye ve fazlalıkla satmak bütün ulemaya göre caizdir. Meselâ, altınla buğday satılabilir. Fakat ribâya giren şeylerin biri veresiye olmak şartiyle yahut biri diğerinden fazla olmak üzere satış caiz değildir.

 

İmam Ahmed ile İshak'a ve diğer bâzı ulemâya göre altınla pazarlık edilen bir malı gümüşle yahut, gümüşle pazarlık edileni altınla satın almak caizdir. Ashab-ı kiramdan bazıları ve diğer bir takım ulema bunu kerîh görmüşlerdir.